Whatsap:0543 762 44 69  [email protected]

TAŞINMAZ MAL ZİLYETLİĞİNE YAPILAN TECAVÜZLERİN İDARECE ÖNLENMESİ

TAŞINMAZ MAL ZİLYETLİĞİNE YAPILAN TECAVÜZLERİN İDARECE ÖNLENMESİ
TAŞINMAZ MAL ZİLYETLİĞİNE YAPILAN TECAVÜZLERİN İDARECE ÖNLENMESİ

Genel Olarak Zilyetlik

Zilyetlik sözlükte; sahibi kendisi olsun ya da olmasın, bir malı kullanmakta olan veya elinde bulunduran kimse olarak tanımlanmıştır.

Türk Medeni Kanunu’nda ise “bir şey üzerinde fiili hakimiyet bulunduran kimse onun zilyedidir.” Tanımına yer verilmiştir. Zilyetlik temel manada bir hak olmayıp korunmaya değer hukuki durum olarak değerlendirilmektedir. Zira zilyetlik bir hakka dayanabileceği gibi haksız zilyetlik durumu da mevcut olabilmektedir. 

  • Zilyetliğin İdari Yoldan Korunması

    Medeni Kanun zilyedin eşyayı her türlü gasp ve saldırıdan koruyabileceğini hüküm altına almıştır. Yine medeni kanunda zilyetliğin korunmasına ilişkin dava türleri öngörülmüşse de bu yazımızda zilyetliğin idari yoldan korunması müessesine değineceğiz. İdari yoldan zilyetliğin korunması hususunda kanun yalnızca taşınmaz mallara ilişkin zilyetliği korumakta olup taşınır zilyetliğine karşı yapılan tecavüzlerin önlenmesine ilişkin hükümler getirmemiştir. 

  • Tecavüz Kavramı

    Zilyetliğin İdari yoldan korunmasına ilişkin temel kanun 3091 sayılı Taşınmaz Mal Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesine İlişkin Kanundur. Bu kanunun temel amacı taşınmaz mal zilyetliğine yapılan tecavüzlerin daha hızlı ve etkili bir biçimde kamu gücü vasıtası ile engellenerek kamu düzeninin sağlanmasıdır. 

    Müdahale kavramını, zilyedin rızası olmaksızın zilyetlik konusu eşya üzerindeki fiili hâkimiyetine son verilmesi şeklinde tanımlayabiliriz. Müdahaleye taşınır mallar gibi taşınmaz mallar da konu olabilir. Bir fiilin müdahale sayılabilmesi için aşağıdaki şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

  1. Eşya üzerinde bir zilyetliğin olması,
  2. Bu zilyetliğin zilyedin elinden alınmış olması,
  3. Zilyetliği, zilyedin elinden alma fiilinin hukuka aykırı olması ve zilyedin rızası dışında gerçekleşmiş olması.

    Tecavüz kavramını ise, zilyedin iradesi dışında, zilyetlik konusu eşya üzerindeki fiili hâkimiyetini kullanmasına engel olan veya zorlaştıran davranışlar şeklinde tanımlayabiliriz.

  • Başvurulacak Merci ve Süreler

    3091 sayılı kanun kapsamında zilyetliğe yönelik gerçekleşen müdahalenin önlenmesi amacıyla Merkez İlçe sınırları içerisinde valilik diğer ilçelerde ise kaymakamlık görevlidir. Bu nedenle bu başvuruların bu mercilere yapılması zorunludur. 

    Başvuru süresi konusu, 3091 sayılı kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasında ve Uygulama Yönetmeliğinin 20. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenmiştir. Anılan maddelere baktığımızda;

“Yetkililerin; tecavüz veya müdahalenin yapıldığını öğrendikleri tarihten altmış gün içinde, idari makama başvuruda bulunmaları gerekir. Ancak, tecavüz veya müdahalenin oluşundan itibaren bir yıl geçtikten sonra bu makamlara başvuruda bulunulamaz.” (madde 4/1).

    3091 sayılı kanun ve Uygulama Yönetmeliği hükümlerinde iki ayrı sürenin düzenlenmekte olup, bu süreler 60 günlük asgari süre ve 1 yıllık azami süredir. 60 günlük asgari başvuru süresi, özel mülke konu taşınmaza yapılan müdahale veya tecavüzün öğrenilme tarihinden itibaren işlemeye başlayacaktır. Bu sürenin başlangıç tarihi, müdahale veya tecavüz tarihi yerine öğrenme tarihi olarak belirlenerek mağdurun 3091 sayılı kanunun sağladığı idari korumadan azami derecede faydalanması amaçlanmıştır. Burada müdahale veya tecavüz tarihinin öğrenilmesi yeterli görülmüş olup müdahale veya tecavüz edenin öğrenilmesi sürenin başlamasında aranmamıştır.  

  • İdarenin Kararının Niteliği

    İdarenin yaptığı incelemeler neticesinde vereceği kararlar, idari yargı yolu açık olmak üzere kesindir. Yani taraflar idarenin kararının hukuka aykırı olduğunu düşündükleri durumda idare mahkemesinde iptal davası açmak zorundadırlar. 

  • İdarenin Kararının İnfazı

    Yetkili idare tarafından taşınmaz zilyetliğine tecavüzün önlenmesine ilişkin karar verildikten sonra ayrıca kararın gereği için infaz memuru görevlendirilir. Bu memur soruşturmayı yürüten memur olabilir. İnfaz memuru kararın kendisine tebliğinden itibaren beş gün içerisinde kararın gereğini yerine getirerek taşınmazı zilyedine teslim etmekle yükümlüdür. 

    Ayrıca 3091 sayılı kanunun 15. Maddesinde aynı taşınmaza, aynı kişi tarafından ikinci bir tecavüzün olması halinde herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın üç aydan bir yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Bu hususta taşınmaz zilyetliğine yapılacak tecavüzlerin caydırıcılığı için getirilmiş hükümler mevcuttur.

NOT: İdari yoldan Tecavüzün Önlenmesi Dilekçesi İçin Lütfen Büromuzla İletişime Geçiniz.

Avukat Oğuzhan KAPLAN

(Tüm Hakları Saklıdır. Yalnızca Meslektaşlarımız Dilekçelerinde Kullanabilirler.